Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

Sjögren Sendromu

40’lı yaşlarda ortaya çıkan bir hastalık olan sjögren sendromu, genellikle kadınlarda görülmekle birlikte nadir olarak erkeklerde de görülebilir. Göz ya da ağız kuruluğu gibi belirtiler ile kendisini gösteren ve otoimmun bir hastalık olan sjögren sendromu, ortaya çıkan belirtilere göre farklı şekillerde tedavi edilebilir.

Sjögren Sendromu Nedir?

Bağışıklık sisteminin kendi kendine saldırma ile ortaya çıkan otoimmün bir hastalık olan sjögren sendromu, ağızda ve gözde kuruluğa neden olur. Vücudu bakterilere ya da virüslere karşı koruyan immün sistem düzgün çalışmadığında, vücudun kendi vücut hücreleri ile bakteri ve virüs gibi antijenler bağışıklık sistemi tarafından ayırt edilemez. Bu yüzden bağışıklık sistemi yalnızca antijenlere değil, kendi vücut hücrelerine de saldırmaya başlar. Otoimmün olarak nitelenen bu durum, otoimmün hastalıklara neden olur. Sjögren sendromu da bu hastalıklardan biridir.

Sjögren sendromu hastalarının yüzde 90’lık kısmı kadındır. Hastalığın 20 yaşın altındaki bireylerde görülme ihtimali oldukça zayıftır. Sjögren sendromu primer ve sekonder olmak üzere iki grupta incelenir. Primer sjögren sendromunda başka hastalıklar söz konusu değildir ve hastalık kendiliğinden oluşmuştur. Sekonder sjögren sendromunda ise lupus, polimiyozit ya da romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklar nedeniyle oluşur. Bağışıklık sistemi nedeniyle meydana gelen bu sorun gözyaşı ve tükürük bezlerinin tutulmasına, ağızda ve gözlerde kuruluk oluşmasına neden olur. Otoimmün hastalıkların tamamında olduğu gibi sjögren sendromu da vücudun tamamını ilgilendirir. Sjögren sendromunun sinir sistemine, cilde, akciğerlere ya da damarlara etki etme ihtimali bulunur. Hastalığın ilerlemesi organlara etki etmeye başlaması yaşam kalitesini ciddi oranda düşürür.

Sjögren

Sjögren Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Sjögren sendromunun ilk ve en önemli belirtisi gözlerde ve ağızda meydana gelen kuruluktur. Ayrıca tükürük bezlerinin tutulması nedeniyle yeterli salgı üretilemez ve tükürük miktarının azalması beraberinde başka sorunları da getirebilir. Sjögren sendromunda sık karşılaşılan belirtiler şunlardır:

  • Çiğnemeye ve yutmaya yardım eden tükürüğün üretimi sjögren sendromun azalır; bu durum yutma ve konuşma bozuklukları yaratabileceği gibi tat alma hissini etkileyebilir,
  • Gözlerde kuruma, yanma ya da kızarıklık oluşabilir, göz kapaklarının kenarında çapak oluşumu artar, gözler güneşe karşı hassaslaşabilir ve nadir görme bozukluklarına yol açabilecek korneal ülser gelişebilir,
  • Tükürük bezleri dil altı, kulakların ön kısmı (yanakların altında) ve ağzın arkasında olmak üzere üç tanedir; bu bezlerde şişme bir sjögren sendromu belirtisidir,
  • Tükürük bezlerinin az tükürük üretiyor olması nedeniyle ağız içindeki bakterilerle mücadele zayıflar, çünkü tükürük bu bakterilerle savaşan enzimler üretir; tükürük miktarının azalması dişlerde çürümenin daha da hızlanması anlamına gelir,
  • Ağız içerisinde yanma ve kızarıklık yaratan mantar oluşumu,
  • Akciğerlerin, burnun ya da boğazın kurumasına bağlı olarak kuru öksürük, koku hissinde azalma, ses kısılması ya da burun kanaması gelişebilir; zatürre, bronşit ya da kulak problemleri ortaya çıkması muhtemeldir,
  • Kadınlar vajina kuruluğu oluşur ve bu durum cinsel ilişkinin ağrılı olmasına neden olabilir, ayrıca irritasyon oluşumu da mümkündür,
  • Yorgunluk, kaslarda güçsüzlük,
  • Eklemlerde meydana gelen iltihap ya da ağrı,
  • Deride kuruma ve dökülme,
  • Sinirlerde iltihap gelişmesi durumunda vücudun farklı noktalarında uyuşma ya da karıncalanma,
  • Lenf bezlerinin şişmesi.

Tüm bunlara ek olarak bazı hastalarda soğuğa karşı aşırı bir hassasiyet gelişebilir. Soğuk havalarda uzuvlarda beyazlama görülebilir. Tüm bunlar aslında lenfosit olarak adlandırılan bir beyaz kan hücresinin tükürük, gözyaşı ve vajinal bezleri işgal etmesi ile ortaya çıkar.

Sjögren Sendromunda Tanısı Nasıl Konulur?

Sjögren sendromunun toplumda görülme oranı yüzde 1 iken, 65 yaşı üstündeki insanlarda bu oran yüzde 5’e çıkar. Sjögren sendromu belirtileri 40 yaşından büyük hastaların diyabet, hipertansiyon, depresyon, kolesterol ya da çeşitli hastalıklar için kullandığı ilaçların yan etkileri ile sıklıkla karıştırılır. Ayrıca bazı belirtiler yaşlanmaya bağlanabilir ve doktor kontrolüne gidilmez. Bu da hastalığın geç teşhis edilmesine ve ilerlemesine neden olur. Sjögren sendromu tanısı konulabilmesi için başvurulabilecek yöntemler şunlardır:

  • Hasta öyküsünün dinlenmesi,
  • Gözlerin, ağızın ve tükürük bezlerinin durumu; lenf bezlerindeki şişme, kaslardaki hassasiyet ve eklemlerdeki iltihabın araştırılması için fiziki muayene,
  • Akciğer grafisi,
  • Kan testleri,
  • Göz kapağının alt kısmına küçük bir filtre kağıdı yerleştirilerek gerçekleştirilen ve gözyaşı miktarını ölçerek gözlerdeki kuruluğu tespit etmeye yarayan Schirmer testi,
  • Göz doktorları tarafından gerçekleştirilen; göze damlatılan bir boyanın gözdeki kuruluk meydana gelmiş ya da hasar görmüş bölgeleri boyadığı slit-lamp incelemesi (bu inceleme slit-lamp adı verilen özel bir aletle yapılır),
  • Tükürük miktarını ölçmek için dudak biyopsisi,
  • Böbrek fonksiyonlarını kontrol etmek için idrar testleri.

Eğer şüpheler devam ediyor ve tanı koyulamıyorsa, bu durumda doktor tarafından gerekli görülen farklı test ya da tanı yöntemleri istenebilir.

Sjögren Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Sjögren sendromunun tedavisi genellikle uzun solukludur. Hastalığın tedavisinde en sık kullanılan yöntem otoimmün mekanizmayı tedavi etmesiyle bilinen, sıtma tedavisinde kullanılan ve hidroksiklorokin içeren ilaçlardır. Bu ilaçlar kaslardaki ve eklemlerdeki ağrıların hafifletilmesine yardımcı olur. Ek olarak uygulanacak tedavi yöntemi ortaya çıkan sorunların niteliğine ve belirtilere göre belirlenir. Örneğin gözlerdeki kuruluk için ayrı, vajinal kuruluk için ayrı ilaçlar kullanmak ya da yaşam tarzı değişiklikleri yapmak gerekebilir. Ortaya çıkan belirtilere göre en sık başvurulan tedavi yöntemleri şunlardır:

Ağız Kuruluğu ve Çürükler

Ağızlardaki kuruluğu gidermek için gün boyu su yudumlamak en etkili yöntemdir. Fakat buna ek olarak şekersiz sakız kullanarak tükürük üretimini uyarmak, sık sık dişleri fırçalamak ya da özellikleri geceleri oluşan kuruluğu önlemek için suni tükürük veya ağız koruyucu jeller kullanılabilir. Eğer ağız içerisinde mantar oluşumu mevcutsa, bir diş hekimi tarafından tedavi edilmesi gerekebilir, çünkü tekrarlayabilen bir durumdur.

Ağız kuruluğuna bağlı olarak dişlerin çürümesi durumunda ise öncelikle bir diş doktoru kontrolü önerilir. Bu süreçte doktor tarafından ağız kuruluğunu önleyen ve florür içeren ürünler önerilebilir. Tüm bunlara ek olarak dişleri düzenli ve doğru bir şekilde fırçalamak, yemeklerin arasında şekerli içecekler ya da yiyecekler tüketmemek diş çürüklerinin önlenmesine yardımcı olacaktır.

Göz Kuruluğu

Göz kuruluğunu gidermek için en sık kullanılan yöntem yapay gözyaşı kullanmaktadır. Özellikle geceleri yağlayıcı göz merhemleri kullanılabilir. Bazı durumlarda gözlerin doğal nemden faydalanması, gözyaşının gözlerden burna akışının önlenmesi ve gözlerde birikmesi için basit bir operasyon önerilebilir.

Cilt Kuruluğu

Cildin kuruması için hassas ciltler için olan nemlendirici losyon kullanımı önerilir. Buna ek olarak klima, ısıtıcı ya da radyatör gibi cihazlardan mümkün olduğunda uzak durmak gerekir. Mümkün olduğunda nemlendirici kullanılmalı ve deodorantlı sabunlardan, deterjandan uzak durulmalıdır. Ayrıca çok sıcak ya da çok soğuk sudan uzak durmak da cilt kuruluğunu önlemeye yardımcı olacaktır. Vajinal kuruluk durumunda ise doktor tarafından önerilen ve bu bölgedeki kuruluk için özel olarak üretilmiş kremler kullanılmalıdır.

Sjögren Sendromu Nasıl Önlenir?

Bazı yaşam tarzı değişiklikleri sjögren sendromunun önlenmesine yardımcı olabilir. Bu değişiklikleri şu şekilde listeleyebiliriz:

  • Kış aylarında ya da soğuk alanlarda ev tipi nemlendiriciler kullanmak,
  • Burnun nemli kalmasını sağlamak için tuzlu su içeren spreyler kullanmak,
  • Bol sıvı tüketmek,
  • Pastil ya da sakız kullanarak tükürük bezlerini uyarmak,
  • Grip aşısını her yıl düzenli olarak yaptırmak,
  • Cilt bakımına özen göstermek,
  • Banyo sonrası tüm vücuda nemlendirici uygulamak,
  • Vajina kuruluğu için düzenli olarak jinekolog kontrolüne gitmek,
  • Kulağın ön yüzünde ya da çenenin altındaki lenf bezlerinde bir şişlik olması durumunda hızlı şekilde bir doktora görünmek,
  • Hidroksiklorokin kullanan hastalarda güneş lekelenmelerinin önlenebilmesi için güneşli günlerde koruyucu kremler kullanmak,
  • Her 6 ayda bir göz doktoruna kontrole gitmek.

Sjögren sendromu zamanında ve erken teşhis ile tedavi edilebilir. Bu yüzden en ufak bir belirtide bile teşhis için gerekli testleri yaptırmayı ihmal etmeyin!

İlginizi Çekebilir

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP
WhatsApp